PLATONİK / Bölüm 2 / Sahne 6
SAHNE 6
(Ekmek almayı unutan Cenk,hızlıca adımlarla fırına doğru giderken yaklaşık 50 metre ilerden ona doğru yürüyen Ebru'yu görür.)
CENK(gözlerini ovuşturduktan sonra) : Aaaa!! Yemin ederim,bu sefer gerçek. Ne yapıcam ben yaa? Yine gülüp geçeyim en iyisi. Yok yok sonra domates gibi kızarıyorum ya. Görmemezlikten geleyim ya,evet evet en iyisi bu. Başımı da eğiyim öne. Off neden böyle yapıyorum ki ben ya? Geçti mi acaba? Oha kalbim ne biçim çarpıyor ya. Tamam tamam geçti sanırım. Bi bakayım arkasından şöyle ya. Aaaa! Nereye kayboldu bu kız? Kaşla göz arasında...offf kaçırdım yine..neyse.
(Cenk önüne dönmesiyle Ebru'yu tam karşında görmesi bir olur ve göz göze gelirler.)
CENK(şaşırarak derin bir nefes alır.) : Hiiiiiiiiiiiih!!!
EBRU : Ceeeeenk ?
CENK(kısık bir sesle) : eyvah!
EBRU : N'aber?
CENK : İyi...
EBRU : Sağol,bende iyiyim.
CENK : Ehehehehe...
EBRU : Ne oldu? Ne gülüyorsun öyle?
CENK : Hiiiiç...
EBRU : Nereye böyle?
CENK : Iııııh! Bilmeeem...
EBRU : Ne öyle arkana falan bakıyordun? Yoksa yolunu mu kaybettin?
CENK : Yoo...
EBRU : Eee ne var ki orda? Niye baktın ki?
CENK : Iııııh! Bilmeeem...
EBRU : Neyse,iyi akşamlar...
CENK : DUR!
EBRU : Hıh söyle?
CENK : Gitme...
EBRU : Anlamadım?
CENK : Gitme...
EBRU : İyi de konuşmuyorsun ki benle? Ne dersem hep kaçamak cevap veriyorsun. Sıkıldım yaa.
CENK : Napiiiim?
EBRU : Ayy Cenk! Zaten üzgünüm birde sem üstüme gelme benim ya. Lütfeen!
CENK : Tamam.
(Cenk'in gözleri dolar ve ağlamaya başlar.)
EBRU : Sen her gidişimde böyle çocuk gibi ağlayacak mısın arkamdan? Sanki beni bir daha hiç göremeyecekmişsin gibi...
Bak sen böyle yapınca bende kendimi çok kötü hissediyorum,gerçekten ya.
CENK : Özür dilerim.
EBRU : Ama Cenk hep aynı şeyi yapıp özür diliyorsun ya,olmuyor böyle.
CENK : Napiiiim?
EBRU : Sen beni kaybetmekten mi korkuyorsun?
CENK : Galiba...
EBRU : Galiba mı? Evet desene şuna. Benimle konuşan sendin,unuttun mu?
CENK : Iııııh! Şeyyy...
EBRU : Bi kerede benimle konuşurken gözlerimin içine baksana!
CENK : Bu çok zor.
EBRU : Yüzüme bile bakmaya tenezzül etmiyorsun. MaşAllah ayakkabılarımdan gözlerini alamadın. Çok istiyorsan vereyim!
CENK : Yok...
EBRU : Eee söylesene o zaman. Neden yüzüme bakmıyorsun benim?
CENK : Anlamıyorsun...
EBRU : Ben gidiyorum ya kusura bakma. Geç kaldım zaten...
CENK : Ebruuu?
EBRU : Ayyy ne oldu yine?
CENK : Bir daha ne zaman görücem seni?
EBRU : O kafanı kaldırıp baktığında...
(Ebru Cenk'in yanından uzaklaşır ve Cenk yine arkasından bakakalır.)
EBRU : Ayyy iyi kurtuldum yine. Her seferinde aynı şey ya. Karşıma geçiyor,salak salak gülümsüyor. Komik birşey var sanki. Aşıkmışta seviyormuşta hadi ordan! Madem öyle gözüme bak o zaman ayakkabılarımdan ne istiyorsun? Ayy sinir oldum yaa!! Yaşamadığım duygu kalmadı bugün. En sonunda çıkarıcam birgün vericem eline ayakkabılarımı o olacak,sabaha kadar bakışsın. Ne tür bir zevk alıyorsa,ben anlamadım...Ayy...ayy...ıyyy bu ne yaa? Olamaz off bi bu eksikti! Allah'ım deliricem ya. Şu sakızı atanı elime geçirirsem var yaa. Şimdi birde eve git bununla uğraş,ohooo bitmeyecek benim işim,bitmeyecek bugün ya. Çileeeeeee!! Çileeeeeee!! Adama baak ya. Öküzün trene baktığı gibi bakıyor,gerizekalı yaa!! Bak hala bakıyor...NE BAKIYORSUN? HE? SANA DEDİM! NE BAKIYORSUN?
EKBER : Kızım kafayı mı yedin? Ne diyorsun? Abinim lan ben senin! Kendine gel..
EBRU : Abiii? Aaa kusura bakma ya sakalları kesmişin ya tanıyamadım birden...
EKBER : Sen onu boşver! Saat kaç ? Nerdesin sen? Merak ediyoruz burda ama bizim Ebru hanım hala sokakta fellik fellik dolaşsın,bi arayayım haber vereyim yok!
EBRU : Abi sahildeydim işte. Bıraktığın yerde oturuyordum öyle,canım sıkıldı ya...
EKBER : Öyle boş boş oturursan olacağı bu. Hadi düş önüme,eve gidiyoruz. Bizimkiler merak etti...
(Ebru ile Ekber birlikte eve giderken,Cenk ekmekleri alıp çoktan evinin yolunu tutmuştur.)
CENK : Ebru'yu da gördüm,ekmekleri de aldım. Şuan benden mutlusu yok yaa. Offf ama çok kaldım yaa,annemler kızacak yine. Olsun yaa,onu gördüm ya o bana yeter. Ne derlerse desinler,umrumde değil. Ahh birde gözlerine bakıp konuşabilsem çok güzel olacakta,kıyamıyorum galiba. Ya da bilmiyorum utangaçlıktan olsa gerek. Yok o da değil AŞK bu ya! Sevdiğinin gözlerine bakamamak,içinde ona söylenecek milyonlarca kelime geçse de tek kelime konuşamamak. Kalbimin her zamankinden 10 kat daha hızlı çarpması ve yaşadığım o müthiş duygular. Bana yaşattıklarını seviyorum. Onu seviyorum. Keşke birgün o da bana karşı aynı duyguları hissetse. Ne kadar da mutlu olurum. Ömrümün sonuna kadar iyilik yapabilirim vallah.
(Cenk sonunda eve gelir ve zile basar. Kapıyı annesi açar.)
CENK : Ben geldiiim...
BEHİYE : Hele şükür! Nerede kaldın oğlum? Kaç saattir nerdesin? Alt tarafı fırına git dedik!
CENK : Ya anne hiç sorma. Başıma neler geldi bi bilsen...
BEHİYE : Geç içeri geç. İçerde anlatırsın babana.
CENK : Siz yemek yediniz mi?
BEHİYE : Biz yemeğimizi yedik ama sen birazdan ne yiyeceksin bilemem.
CENK : Bana ayırmadınız mı ya? Ben gider,dışarda yerim o zaman ne yapayım?
BEHİYE : Hele bi geç sen içeri. Çabuuk!
CENK : eyvaaaaah!
(Cenk'in salona girmesiyle,televizyon izleyen babasıyla göz göze gelmesi bir olur.)
OGÜN : Oooo! Cenk Bey'de teşrif etmişler.
CENK : Baba!
OGÜN : Oğlum nerdesin kaç saattir?
CENK : Şeyyy..baba hani ben sana anlatıyordum ya bir kıza aşığım diye.
OGÜN : Eeeee? Ne olmuş ona?
CENK : İşte fırına giderken o kızla karşılaştım ya.
OGÜN : Biz sana ekmek al gel demedik mi? Kızı her zaman görürsün ama sofra beklemez. Bi öğrenemedin gitti.
CENK : Biliyorum baba ama bu seferlik böyle oldu ne yapayım? Normal arkadaşım olsa selam verip geçerim ama bu kız başka yaa! Onu görünce zaman duruyor sanki. Ne adım atabiliyorum ne de düşünebiliyorum öylece bakıp kalıyorum.
OGÜN : Görmezden gel sende. Çok mu zor?
CENK : Görmesem bile hissediyorum tam şurada. (kalbini göstererek) Bazen derin bi nefes alıyorum,kokusunu içime çekiyorum sanki ama öyle yapmamaya çalıştım. Başım eğik yürüdüm bilerek sadece yere bakarak ama bu seferde kulağımın onun ayak seslerinde olduğunu farkettim. Olmuyor baba olmuyor! Seviyorum işte.
OGÜN : Bunun ekmek almakla ne ilgisi var oğlum?
CENK : Baba kız fırının karşısında oturuyor ya.
OGÜN : Bu ne şimdi? Mazaret mi? Karizman mı çizilir ekmek alırsan?
CENK : Sorun ekmek almak değil ki baba. Onunla ilgili birşey hissedince veya hatırlayınca herşeyi unutuyor olmam. Alzheimer hastası gibi. O an ismimi sorsan kızın adını söylerim o derece.
OGÜN : Gerizekalı mısın oğlum sen?
CENK : Ben çok aşığım baba!
...DEVAM EDECEK...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder