23 Ocak 2013 Çarşamba

PLATONİK / Bölüm 3 / Sahne 1


SAHNE 1 
(Gece 3 olmuştur. Yaren, odasındaki sürahide su kalmadığı farkeder ve mutfağa gitmeye karar verir.)
YAREN : Off ya nerden izledim şu filmi? Ben şimdi bu karanlıkta nasıl gidicem ki mutfağa? 
(Odasının kapısı açar ve birazcık koridor aydınlık olur.)


YAREN : Şu ışığa bastım mı tamamdır. Koridoru geçip, mutfağa girerim ben. Ama ya hırsız çıkarsa karşıma?O zaman napıcam ben? Sürahiyi fırlatırım kafasına. İyi fikir ya. Evet öyle yaparım.
(Yaren koridorun ışığını açar, yavaş adımlarla mutfağa doğru yönelir.)
YAREN : Off zaten ben bu saatte hırsız görsem korkudan elim ayağım birbirine dolaşır,sürahide yere düşer kırılır. Elimde hiçbişey kalmaz. Eyvaaah. O zaman napıcam ben ya? Geri mi dönsem ne yapsam? Ah, doğru ya. Şu ışığı açtım ya. Çoktan camdan atlamıştır gerizekalı. Tamam ya ben girerim bu mutfağa. Korkup kaçmıştır zaten. Ama ya saklanıyorsa? Offf.
(Yaren'in adımıyla mutfağa 3 adım kalmıştır.)
YAREN : Aaa buldum. 'Seni seviyorum' diye diye gidicem mutfağa. Zaten bunu duyan gidiyor, arkasına bile bakmadan.Ah doğru ya, bunu nasıl düşünemedim ben.
(Yaren'in adımıyla mutfağa 2 adım kalmıştır ama olduğu yerde cesaret toplamaya çalışır.)
YAREN : SENİ SEVİYORUM, SENİ SEVİYORUM, SENİ SEVİYORUM...
(Yaren'in anne ve babası yatak odasında televizyon seyrederken kızlarının sesini duyarlar.)
OGÜN : Behiye, sende duyuyor musun?
BEHİYE : Neyi hayatım?

OGÜN : 1 dakika,şu televizyonun sesini kısayım. Yaren 'seni seviyorum,seni seviyorum' diyor. Duydun mu sende?

BEHİYE : Allah Allah. Kiminle konuşuyor bu kız?

OGÜN : Kızımın sevgilisi varda benden mi gizliyosun?

BEHİYE : Yok hayır hayatım. Söylemedi bana bişey.

OGÜN : İkimizden de sevgilisinin olduğunu saklıyor olabilir mi? Her gece gizli gizli telefonda konuşuyo olmasın.

BEHİYE : Dur bakalım biraz sessiz ol, dinleyelim. Bakalım başka ne diyecek?

OGÜN : Seni seviyorum diyo başka bişey demiyo. Papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyor. Sevgilisi, birkaç defa 
söylemesini istemiş olmasın. Doğal olarak hoşuna gidiyordur,süreki söylemesi.
BEHİYE : Bilmiyorum ki olabilir. Kalkıp gideyim mi yanına?

OGÜN : Dur, sen dur. Ben yarın sorarım ona.

BEHİYE : Tamam, bırak ne yaparsa yapsın. Filmin en heyecanlı yerini kaçırdık.
Aç şu televizyonun sesini, filmi izleyelim. Yarın bi güzel sorguya çekeriz.
OGÜN : Tamam.

(Yaren o sırada cesaretini toplar, mutfağa girer ve hemen ışığı açar.) 
YAREN : Seni seviyorum. Seni seviyorum. Aaaaa. Çoktan kaçmış bile. İşe yarayacağını biliyordum hahaha. Neyse ben şu damacanadan su doldurayım....off yine taştı ya...hiç ayarlayamıyorum bi türlü öğrenemedim şunu...annem bana kızıcak yine...yok mu yer bezi? Sileyim  hemen...amaaan ne uğraşıcam gece gece zaten ecel terleri döktüm burda...sabaha kadar kurur...eveet...
(O sırada Yaren ayak sesi duyar ve elindeki sürahiyi masaya bırakır. Çekmeceden eline birkaç bıçak alır ve söylenmeye başlar.)
YAREN : Eyvaah...ayvayı yedim şimdi..yok yok gelirse gelsin. Tüm bıçakları aldım elime kimse beni öldüremez, evet...
(Cenk o sırada uyumaya çalışıyordur. Koridorun ışığının yüzüne vurduğunu hisseder ve rahatsız olur. Yatağından kalkıp,ışığı söndürmek için koridora gider ve ışığı kapatır.)
YAREN : ANNEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE!!!!!!!!
(Yaren'in sesini duyan Cenk mutfağa doğru koşar.) 
CENK : Yaren ne bağırıyosun ya? Yine ne oldu off! Yareeeeeeen! Napıyosun sen? O bıçaklar ney? Şaşırdın mı sen?
YAREN : Abi sen miydin ya? Çok korktum, hırsız falan sandım. Bende ne varsa aldım elime.

CENK : Şimdi sakin ol ve o bıçakları yerine bırak. Çabuk!

(Behiye ve Ogün gelir.)
BEHİYE : Kızım ne oluyor burada?
(Yaren koşup annesine sarılır.)
YAREN : Anneciğim çok korktum ya. Anlatamam sana. Hırsız girdi sandım eve. Mutfağa sıkışıp kaldım. Çıkamıcam sandım...
CENK : Off Yaren manyak mısın ya? Anne kaç kere dedim sana şu kızına korku filmleri izletme diye. Sonra etkileniyo kızcağız. Baksana ne hayaller kurmuş. Almış eline bıçakları. Daha domatesi düzgün kesemiyo adam kesecekmiş. Hahaha...
YAREN : Abi sen sus ya. Ödüm koptu zaten.

OGÜN : Yaren! Telefonun nerde? Çabuk ver onu bana.

YAREN : Telefon odamda babacığım.

OGÜN : Yalan söyleme bana. Çabuk ver o telefonu bana.

YAREN : Vallahi doğru söylüyorum babacığım. Telefon odamda.

OGÜN : Kiminle konuşuyordun bakayım sen?

BEHİYE : Hayatım, gece gece kızın üstüne gelme. Yarın konuşuruz.

YAREN : Vallahi billahi kimseyle konuşmuyordum babacığım.

OGÜN : Seni seviyorum, seni seviyorum kime diyordun o zaman? 

YAREN : Kendi kendime diyordum babacığım.

OGÜN : Cenk, çabuk bak bakayım. Yaren'in telefonu odasında mı? 

CENK : Tamam, baba.
YAREN : Babacığım bana neden inanmıyorsun? Ben doğru söylüyorum.
BEHİYE : Kızım sen deli misin? Neden kendi kendine konuşuyorsun?

CENK : Baba, getirdim. Telefonu odasındaymış.

YAREN : Bak gördünüz mü? Bide bana inanmıyorsunuz?

OGÜN : Şizofren misin kızım sen? Yok Behiye, yarın bu kızı psikoloğa 
götürelim.
BEHİYE : Tamam hayatım gidelim de aklı başına gelsin. Kızım yerler niye ıslak? Yine mi damacanayı taşırdın? 
Bide silmemişin.
YAREN : ''O an gerçekten hırsızla karşılaşmamın daha iyi olacağını düşündüm. Hani derler ya yer yarılsaydı dayerin dibine girseydim diye işte öyle bişey. O an gerçek hırsızın ben olduğunu düşündüm. Sanki polislerden kaçmış, çıkmaz sokakta yakalanmış gibi. Çaresizdim.Seni seviyorum diye hırsız kaçırdığıma kimi inandırabilirdim ki? Bu o kadar saçma bişeydi ki. Ama daha önce kime defalarca ''seni seviyorum'' desem o kadar uzaklaşmıştı benden. Hemde hiç görünmeden. Hiç farkettirmeden. Kalbimi çalıp giden bütün 'hırsızlar' böyleydi. Bu da onlardan biri olmalıydı. Ah, doğru ya. Sonuçta hırsız. Seni seviyorum'u ne kadar çok duyarsa, o kalbin tamamen ona ait olduğunu düşünür ve yerinden söker götürür, sende göğsünde derin bi boşluk hissedersin. Ama bu aşk'ta geçerli değil miydi? Ben karıştırmış mıydım herşeyi? Korkudan o an aklıma başka bişey gelmemişti ki. Ama böyle bi duruma düşeceğimi nerden bilebilirdim? Durumun gerçekten böyle olduğuna kimi inandırabilirdim ki? Doğruyu söylesem benimle dalga geçeceklerdi. Hatta abim her seferinde bunu hatırlatıp beni utandıracaktı. Yüzüm o kadar kızarmıştı ki, bunu hissedebiliyordum. Anne ve babamın yüzüne bakamıyordum. Çünkü seslerinden sanki beni öldürecek gibi baktıklarını tahmin edebiliyordum. Bu yüzden başımı öne eğdim ve mantıklı bir cevap düşünmeye başladım. O an şarkı söylediğimi söylemek geldi içimden ama söyleyemedim. Çünkü daha kötü azar işiteceğimi biliyordum. Ama hiçbirşey söylemesem de yarından sonrasının daha kötü olacağını tahmin edebiliyordum. Şimdiden şizofren damgası koymuşlardı bile. Bunun bi kurtuluş yolu olmalıydı. O an bayılmayı, kendimi yere atmayı bile düşündüm. Ama neyse ki...
                                       *****DEVAM EDECEK*****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder